Dağı biz fethetmedik, o bizi kabul etti…

Dağı biz fethetmedik, o bizi kabul etti…

Bu sefer tırmanmaktan değil, inişten bahsetmeye karar verdim. Zirve arkamızda kalmıştı, ama hissediyordum ki dağın bir parçası artık içimdeydi. Her birimiz bunu farklı bir şekilde hissediyorduk… Yağmur hafifti… güneş ise daha yakındı, ve sanki her taş bana güç veriyordu: “Sen geçtin, sen ulaştın, sen güçlüsün, sen yapabilirsin.”

İniş her zaman daha kolay görünür, ama aslında zordur.
Tırmanışta seni amacın, irade gücün taşır; inişte ise anılar, dağların zirvede sana aktardığı ruh…
Adımlarımın sesi altında bir sessizlik duyuyordum — zirvedekiyle aynı sessizlikti, ama şimdi daha huzurlu; kendi iç sesimi dinliyordum…

Yukarıya baktım — orada, birliğimizin, irade gücümüzün kaldığı yerde, dağ hâlâ aynı gururlu ve sessiz duruyordu, sanki hikayemizi koruyordu.
O anda anladım: Biz dağı fethetmedik, o bizi kabul etti.

Ve aşağıya vardığımızda bana öyle geldi ki her şey yeniden başlıyor.
Her şey dağın sessizliği içinde sona ermişti, ama tam orada yeni adımımın gücü doğdu.

Son, bir başlangıca dönüştü — sessizliğin, gücün ve iç huzurun başlangıcına.




Daha fazlası blogda.

TR